25 Ağustos 2011 Perşembe

Sisler İçinde Hayat

Sanırım 'beklemek' ve 'belirsizlik' doğadan çok benim hayatımın bir parçası.Hemde ayrılmaz bir parçası.Bu hiçte kolay bir şey değil.Can sıkıcı hatta bazen can alıcı derecededir.Ben ki sabırsız bir adam böylesine sınanıyor bu da benim cezam olmalı.
Bir gün yazarın birinin yazısını okumuştum,yanlış hatırlamıyorsam şey diyordu ''Hayatınız kötü yola girse de unutmayın şoför koltuğunda oturan sizsiniz.'' Peki sayın pek muhterem yazar bey;hayatımız belirsizlik içinde yoğuruluyorsa? ya etrafımız sis,dumansa? bunların cevabını alabilmeyi isterdim.Gerçi kendim bile bulamazken beni benden iyi tanımayan biri nasıl verebilirdi ki cevabını.
Her şeyin bir dinlenme vakti var mıdır? Ya hayatın dinlenme vakti,en çokta buna ihtiyacım var.Sanırım hayatın tek dinlenme vakti,bilmem hangi hastanenin,bilmem kaçıncı odasında dandik bir yatağın üzerinde ilaç kokan bir binada yatıyor olmak.Bunu da kim ister ki?
Çaresiz hissediyorum kendimi.Pencere kenarında en sevdiğim koltuğuma yerleşiyor hayatı seyrediyorum.Olan biten her şey sanki benim dışımda birileri tarafından yönetiliyor.Elimden bir şey gelmez yumruğumu bir ok gibi fırlatıp pencereyi kıracak gücüm yok henüz.
Bazen konuşmayı deniyorum.Ama faydası olmuyor.Ya ben anlatamıyorum ya da benim durumumda olmadığı için anlamıyor.
Çok kötü bir durum aslında bu sanki freni patlamış bir arabayla son sürat ilerliyoruz ve zaman daralıyor her yolun sonunda elbet bir duvar vardır.
Ve bu son çok açık ya direksiyonu kıracağız ya da içimizdeki umutlar,hayaller,gelecek hepsi bedenimizle birlikte paramparça olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder