28 Kasım 2011 Pazartesi

Romantizmin Nirvanasından

Uzun aradan sonra romantizm işlevlerimin yerinde olup olmadığını test etmek amacıyla bir film izleyeyim dedim.Made of Honor filmini izledim.Her ne kadar tanışıklığımız biraz tesadüf olsada,bu filmi izleyişim ve keşfedişim biraz geç olsada,beklentilerimin üzerinde bir film olduğunu açıkca belirtmek isterim.Lakin bazı sahneler vardı ki bir an gerçekliğini düşünmekten kendimi alıkoyamadım.Misal,iskoçyalılardaki gelinin erkekleri öpüp para toplama sahnesi,bir türk olarak bana sorarsanız kıskançlık krizlerine girerdim sanırım.Misal 2,adamın sevdiği kadının bir başka adamla öpüşmesini izlemek,hayatın gerçekliğinden,hayatın can damarından tutup çıkarılmış kadar gerçek.
Tıpkı filmlerde olduğu gibi,bu filmde mutlu sonla bitmişti.Uyumak için yatağıma uzandığımda suratımda ki o anlamsız tebessüm hala yerli yerindeydi.Bir başka hayatların,bir başka aşkların mutlu oluşunun beni mutlu edeceğini düşünmezdim.
Ve dün geceden çıkardığım sonuç vücudumdaki romantizm yönde atan damarlar hala işlevini kaybetmemiş ama ne yazıkki kaybettiğim bir çok şey var mesela güven,mesela bir başkasının hayatına ortak olma isteğim.İlk evrelerin bozuk oluşu diğer aşamaya geçmeyi engeller.
Bir gün tıpkı filmlerdeki gibi aşklar yaşamak dileğiyle..

26 Kasım 2011 Cumartesi

İç Döküş

Doğrusunu söylemek gerekirse ona acıyorum,hayatını zehrediyor..Sahtelikleri hayat diye yaşıyor ve henüz hayatın realitesini kavrayabilmiş değil,kavramaya da niyeti yok zaten.Onca zamandan sonra yaşanılan her şey,hatıralar biraz daha flulaşıyor.Benim tanıdığım insan farklıydı,belki de o gerçekten böyleydi.Ben kafamda yaratmıştım onu,kendi bildiğim gibi.
Her neyse yağmur yağıyor geçmişimin üzerine ben camdan seyrediyorum hayatımın o en değerli kısmını,buharlaşıyor.. Siliyorum elimle;ne fayda! Zamanın benden istedikleri var belli ki. Beni çağıran bir şeyler var geleceğin gizli kollarında. Bir parıltı,bir kariyer,bir gerçek belkide.. Öyle ya,gerçekler zaman geçtikten sonra açığa çıkar yoksa hangi cinayet olay yerinde çözülüvermiş ki?
Biliyorum ki her gerçek biraz olsun acı verir insana.Ve bu yüzden diliyorum ki,bir gün o gerçeklerle yüzleştiğimde dayanma gücüm olur.
Sıfırdan başlayamaz insan hayata(tabi eğer reenkarnasyona inanmıyorsanız.),hatıralarda tam olarak silinmeyeceğine göre bunlarla yaşamaya mecbur bırakılmış kullarız biz.
Düşünsene,ya da boşver düşünme.
21 yaşındayım bundan sonra kaç gün,kaç sene daha yaşayacağımı bilmiyorum.
Ama bildiğim tek şey onca günü,onca seneyi sırtımda bir bıçakla yaşayacağım.
Herşeyi unutmak için söz verdim kendime,onu unutmak için söz verdim kendime..Annem için,kendim için..

20 Kasım 2011 Pazar

Bir Pesimistin Antalya Günlüğü



Bir haftalık Antalya hikayem boyunca havayı bir geldiğim gün bir de giderken güneşli gördüm.Bahtsız bedevinin Türkiye şubesi olmalıyım.Gerçi otel dışına pek çıktığımız söylenemez.Tabi sigara ve diğer gereksinimler dışında.Eğer zaten yeteri kadar pahalanmış sigaraya otel içerisindeki marketten alarak 15ytl bayılmak istemiyorsan bunu yapmak zorundasın.
Oteldeki 1 haftalık gözlemim sonucunda çıkan sonuç;kış geldiğinde oteller huzurevlerine dönüyor.Belirli bir yaşın üzerine çıkmış,saçları beyazlamış,genç kalan tek tarafı gözleri olan insanlar.Huzuru bulmaya gelmiş insanlar topluluğuydu.Şuana kadar Antalyada daha önce bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum. Orada yeni arkadaşlıklar tanımak,var olan orta düzey ingilizcem ile biraz olsun pratik yapabilme şansı bulmak iyi geldi diyebilirim. Her gece discoda müziğin etkisiyle dans etmek herşeyi alıp götürüyordu.Bazen o pistte bedenim dans ederken ben bir köşede kendimi izliyormuş gibi hissediyordum.
Hep orada kalabilmeyi isterdim. Berlinde Necati,Belçikadan Rasit,İsveçden Boel,Mehri ve Jessica ile her aksam sabaha kadar lobide oturup sohbet etmek isterdim. Beni biraz olsun kendi içimden çıkarıyordu. İçime prangalarla kitlediğim ruhumu biraz olsa salıverme şansı veriyordu bana.
Liverpoollu amcaların her akşam sarhoş hallerini görmek,zenci Poll'ün gülünce çirkinleşen suratını görüp kahkahalara düşmek hepsi biraz olsun hayatın içinden. Farkında olmasakta her birimiz birbirimizin hayatının bir kısmında yer aldık.Bu ileride hatırlanamayacak kadar küçük bir detay olsa bile.
Tabi her şeyin bir sonu  vardır.Bu eğlenceli günlerinde sonu vardı ve giderken biraz olsun her birini özleyeceğimi biliyordum.Dünyanın küçük olduğunu umut ediyor bir gün karşılaşmak dileğiyle her birine tüm yürekten hoşçakal.