14 Ağustos 2011 Pazar

Hüzün Değil Rahatlama Yazısı

Benim gibilerin(hayatı yüzeysel değilde derinden yaşayanların) her zaman bir sıkıntısı olduğuna inanıyorum.Ve bu sıkıntım lanet olası şu evde oturmakla geçmeyeceğini biliyorum.Yinede bununla bu şekilde savaşma konusundaki inadıma devam ediyorum.
Standartlıktan sıkıldım.Her gün aynı şeyleri yapmak,aynı insanları görmek,aynı yerlere gitmek,yediğin yemeğin tadı aynı,yaptığın spor hareketleri aynı,televizyondaki saçma sapan şeyler aynı,haberler aynı,aynı,aynı,aynı..
O halde şimdi gözlerini açık tut ve sadece söylediklerimi hayal et;
Şimdi düşün ki seni bir yere zincirlemişler,hayallerin,senin olmasını istediklerin,umutların bütün herşey de parmaklarının uzanamayacağı bir yerde.Ve sen buna rağmen çabalıyorsun.Ve bir süre çabaladıktan sonra anlıyorsun ki onlar uzanamayacağın bir yerde.
Evet aslında benim sorunumda tam olarak bu. Bunu anlamış olmam ve kendime yalan söyliyemiyor olmam,bütün umudumu kaybetmem ve hırsla kendimi yavaş yavaş öldürmem.
Herşey neden böyle? Hayatın çaldığı bu hüzünlü müziği sadece ben mi duyuyorum?
Kimse beni duymayacak biliyorum.Bu yüzden çığlık atmıyor,acıyla bağırmıyorum.Sadece direniyorum.Gördüğüm rüyalar,duyduğum sözler aslında hepsi acının biraz yansıması.
Bazen çekip gitmeyi düşünmüyor değilim.Bazen kulaklığımı takıp ailemi,dostlarımı,olmayan servetimi,doğmamış çocuklarımı arkamda bırakıp yürüyebildiğim yere kadar yürümek istiyorum..Ta ki insanların olmadığı bir yere varana kadar.
Ve en kötüsü de kendimi güçsüz hissetmemdir.Her türlü darbeyi alacak,savunmasız bir halde durmak.Cesaret midir bu? Ölüm karşısında soyunup beklemek gibi..
Sanırım bir kaç gün bu böyle sürecek.
Bütün darbelere engel olmayacağım ya sersemliğim kendine gelecek ya da ben yavaş yavaş tükeneceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder